25 Şubat 2019 Pazartesi

                                               Tarihçe




Çivril adına tarihte ilk kez Myriokephalon savaşını anlatan Bizans Belgelerinde rastlıyoruz. 12. yüzyıldan kalma bu belgelerde Çivril adı Rum yazımı ile " Tribritzi " ve Latin yazılımı ile " Cyybrilcimani " diye geçiyor. Çivril adı Selçuklular döneminde Anadolu'ya göç eden Çağatay Türklerinin kullandığı Çağatay Türkçesine ait bir tanımlamadır ve anlamı "suyu bol olan yer", "sulak yer" demektir. Anadolu'da birçok bölgede Çivril adı vardır. Luvilerin yaşamadığı yerlerde de Çivril yerleşim alanları vardır. Çivril'in Luvi diliyle alakası yoktur ve Çağatay Türkçesinde Çivril "yalın" bir kelime olarak geçer.
Tarihçi Niketas "Tarih" adlı yapıtında savaşın yapıldığı geçitin adını " Tribritzi " biçiminde yazmıştır. Gerek eski gerek yeni Hellen dilinde C harfinin ve bizdeki okunuşuyla C harfinin karşılığı yoktur. C sesini vermek için tz, Ç sesinin vermek için ts kullanılır. Diğer yandan yeni Hellen ağzından b harfi bizdeki v' nin değerindedir. Demekki geçidin adı " Tribritzi " diye yazılmakla birlikte bu yazım bizim okuyuşumuzdaki Civrici ya da Çivrici' nin değerindedir.
Bu adın içindeki Çivr-Luwi dilinde " Bol su, Gür su " anlamında, adın sonundaki -il ise " Geçit, boğaz " anlamındadır. bunların tümü içinden suyun aktığı bir doğal geçit'e işaret eder. Çivril adının işaret ettiği bu tür bir geçit ise doğu yanı başındaki " Küfü Çayı Vadisi' dir "
Türkiye'de Çivril adına taşıyan bundan başka yedi tane daha yerleşme birimi bulunmaktadır. Beycesultan Höyüğündeki yerleşme ile başlamıştır.
1954 - 1959 yılları arasında İngiliz Arkeoloji Enstitüsü adına burada yapılan kazılarda MÖ 4000 yıllarına tarihlenen buluntular elde edilmiştir. Bu durumda Çivril'in 6000 yıllık bir tarihi vardır.
Höyüğün bilinen ilk sakinleri Arzawa'lardır. MÖ 2000 - 1680 yılları arasında hüküm süren Arzawa'lardan sonra sırayla Hititler'in, Frigler'in, Kimmerler'in, Lidya, Pers, Makedonya Krallığı, Seleskos Krallığı, Bergama Krallığı, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu dönemlerini yaşamıştır. Daha sonra ise Sahib Ataoğulları ve Germiyanoğulları Beyliği dönemlerini yaşayan Çivril, Moğol işgalinden sonra Osmanlı egemenliğine girer.


1-Çivril - Myriokephalon Savaşı



26 Ağustos 1071 tarihinde Türklere Anadolu kapılarını açan Malazgrit Zaferinden sonra Türkler, yaptıkları akınlarla sık sık Anadolu içlerine girmişlerdir. ll. Kılıçarslan (1155-1192) tahta çıktığı zaman Bizans İmparatoru olan Manuel bu durumdan rahatsızlık duyuyordu. Türkler daha fazla kuvvetlenmeden Siblia (Sublaion) kalelerini inşaa ettirdi.

Savaş kaçınılmaz hale gelmişti. Bu amaçla 1176 ilk baharında Ulubatgölü kenarındaki karagahında hareket eden Manuel Honaz. Lampis (Beylerli) Dinar yolu ile hareket üssü olan Siblia'ya (Homa - Gümüşsu) gelmiştir. Sultan buraya barış için elçilerini göndermiş ise de bunları kabul etmeyerek bir konak ötedeki Işıklı (Myriokephalon kalesine gelmiştir. Niketas'ın terk edilşmiş eski bir kale dediği "Myriokephalon Kalesi" buradadır. Sarıbaba Tepesi eteğşndeki bu kaleye ait Bizans yapısı dışkale ve Arkaik döneme (MÖ 640-MÖ 480) ait iç kale duvarları saptanmıştır.

ll. Kılıçarslan buraya elçilerini göndererek bir defa daha barış yolunu denemiş ise de imparator elçileri yine kabul etmemiştir.

Sonuçta Manuel Ordusunu, hiçbir güvenlik tedbiri almaksızın içinde dar, uzun ve kıvrımlı bir boğaz bulunan " Tzibritzi " vadisine sürmüştür. Bu vadi Küfi Çayı vadisidir.

Boğazın iki yakasını tutan sultan ise öncü Bizans birliklerinin boğazı geçmesine izin verdikten sonra askerlerine ok atışı emrini vermiştir. Yakın mesafeden yapılan bu atışlar çok etkili olmuştur. Ölen hayvan ve askerler vadiyi kapatmıştır. Daha sonra yamaçtan inen Türkler düşmanlarının imha etmişlerdir. Akşamın alacakaranlığına kadar savaşın ertesi günü sabah Bizanslılar büyük bir sürpriz ile karşılaşırlar. Sultan elçisini göndererek barış isteğinde bulunur. İmparator Dorilaion ve Siblia kalelerinin yıkılması şartı ile anlaşmayı imzalar ve bir Türk müfrezesinin koruması altında Honaz' a gönderilir.

Böylece Malazgirt Zaferiyle Anadolu'ya giren Türkler Myriokephalon Zaferiyle de Anadolunun tapusunu almış olurlar.
Anadolu Türkleşmesinde büyük bir öneme sahip olan bu savaş ilçemiz toprakları içerisinde kazanılmıştır.
Çivril Belediyesi' nin öncülüğünde ilki 1995 yılında yapılan, Dördüncüsü ise 1998 yılında yapılan Çivril - Myriokephalon Savaşı sempozyumuna sunulan bildirilerde de bu tez doğrulanmaktadır...
Büyük Menderes Çivril Ovasını suladığı için ova bataklıktı. Bölgede sığır, camuz ve vahşi at sürüleri vardı. Tarihte Onbinlerin yürüyüşü denen zamanda Pers kralı Daryus Kserkses ! Sard'dan yola çıkmış bir ay boyunca Çivril ovasında kalarak ordusunun tedarikini gidermiştir. Büyük İskender'in komutanları da bölgenin ekonomik gücünden dolayı Çivril'e uğramış Yavuzca çiftliği denilen yerde üs kurmuşlardır. Burada İskender döneminden kalma kaya mezarları, iki tümüls ve taş kabartmalar vardır. Türkler buraya geldiklerinde "suyu bol olan yer" bol su veren geçit" anlamı taşıyan Çivril ismini vermişlerdir.Çivril'in Kocakır mevkii denen bölgesinde "Kervan Yolu" olarak adlandırılan Selçuklular döneminden kaldığı zannedilen yol vardır. Bundan da anlaşılacağı üzere Orta Anadolu'dan Batı Anadolu'ya geçişte Akdağ eteklerinden Hacıkadirler denen bölgeden ve Sandıklı yönünden Menderes Nehrini takiben Cumalar-Işıklı-Koçak-İğdir Yokuşu eteklerinden devamla Bekilli tarafına (Kayı Pazarı) bir kervan yolu olma ihtimali büyüktür (Bu yol, Yassıhöyük köyünden geçer ve halen daha kayı yolu diye bilinir). Kervan yolu şu an şehir içinde kalmıştır.
Çivril'e 11 km uzaklıktaki Işıklı nahiyesi MÖ 250'lü dönemlerde Eumania adı altında antik bir kent olup Hierapolis ve Laodikya ile aynı dönemlerde kurulmuştur (Böyle kesin bir bilgi yok). Çivril-Uşak bölgesinde çok sıkça orman niteliğindeki Meşe ağaçlarının kapladığı bölgeye "Meşe Denizi" denilmiştir. Çivril'deki meşe palamutu kaynatıldığında kahverengi kök boya elde edilmektedir. Laodikya'da Romalı askerler için yapılan elbiselerin kahverengi olmasına sebep Laodikyalı tekstilcilerin Çivrildeki meşe palamutundan elde ettikleri kahverengi boyayı kullanmalarıdır. Osmanlı devleti döneminde ilk olarak Kütahya sancağının Şeyhlü (Şeyhli, bugün Işıklı) kazasına bağlı bir köydü. Burası 1826'da Karahisar-ı Sahip sancağının Sandıklı kazasına bağlı Şeyhli nahiyesinin merkezi olmuştur. 1908'de Geyikler kazası Sandıklı'dan ayrılıp Dinar adıyla kaza olduğunda Çivril buraya bağlanmıştır. 1910'da Dinar'dan ayrılıp kaza merkezine dönüşen Çivril 1925'e kadar Afyon'a bağlı ilçe olmuş ve bu yılda Denizli'ye bağlanmıştır.

2-Kurtuluş Savaşı'ndaki önemi


8 Ocak 1921'de Yunanlar tarafından işgal edilmiştir. Daha sonra kendi Müdafa-i Hukuk Cemiyetini kurup 200 kişilik bir süvari ve piyade birliği oluşturmuştur. 523 gün süren işgalin ardından 80 şehit vererek 30 Ağustos 1922 günü işgalden kurtulmuştur.
                                             Coğrafya 

İl merkezinin kuzey doğusunda bulunan Çivril'in kuzeyinde Sivaslı, Kuzey batısında Karahallı, Kuzeydoğusunda Sandıklı. Güney doğusunda Dinar, Güneyinde Dazkırı ve Evciler ilçeleri bulunmaktadır. Güney batısında ise Bekilli, Çal ve Baklan ilçeleri yer alır. İlçenin deniz seviyesinden ortalama yükseltisi 900 metre, ilçe merkezinin ise 832 metredir.
Çivril, etrafı dağlarla çevrili alüviyal bir çöküntü olması üzerinde bulunmaktadır. Arazinin % 30 u dağlık, % 16 dalgalı, % 54 ü de düz ovadan oluşmaktadır. Bu ovanın kuzeyinde Bulkaz dağları (1990 metre) Kuzey batısında Kocayaka dağları (1259 metre), güney doğusunda ise Bozdağı (1350 metre) vardır. Kuzey doğusunda yer alan Akdağ ise (2449 metre) ilçenin en yüksek Ege Bölgesinin ise ikinci yüksek dağı özelliğindedir.
Çivril Ege Bölgesinde görülen Akdeniz iklimi ile İç Anadoluda görülen karasal iklim arasında geçip tipi bir iklime sahiptir buna göre yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğpuk ve yağışlı geçmektedir. Yapılan rasatlara göre en düşük sıcaklık 2015 yılı Ocak ayında eksi 23 santigrat derece, en yüksek sıcaklık ise 1973 Temmuzda 38 santigrat derece tespit edilmiştir. Yıllık yağış miktarı ise 1m2 ye 470 kg. dır. İlçede hakim rüzgar yönü güney batısıdır. Poyraz ise bundan daha az esmekle birlikte daha çok göstermektedir. 
Çivril'in en önemli akarsuyunu ilçe merkezinin 10 km. doğusundaki Işıklı kasabasından çıkan Büyük Menderes nehri oluşmaktadır. Bu nehir Dinar ve Akdağ dan çıkan pek çok kaynağın suları ile birleşerek 72 km lik bir alana sahip olan Işıklı gölünü meydana getirir. Bu göle Sandıklı ovasının sularını toplayan Küfi Çayıda katılır. Nilüferlerin açtığı tatlı su balıklarının yaşadığı ışıklı gölü aynı zamanda pek çok su kuşuna da ev sahipliği yapmaktadır. 
38 derece 14 dk. kuzey eylemi, 29 derece 41 dk. doğu boylamı

                                         İdari yapı

Çivril'e bağlı toplam 76 mahalle vardır.

                                             Nüfus




Yıl
Toplam
Şehir
Kır
50.000
5.780
44.220
54.158
6.911
47.247
57.105
7.721
49.384
59.357
9.343
50.014
60.797
10.847
49.950
61.441
11.445
49.996
62.708
13.749
48.959
61.301
14.618
46.683
61.601
17.299
44.302
61.491
17.653
43.838
61.815
17.989
43.826
61.495
17.988
43.507
61.004
18.134
42.870
60.615
60.615
veri yok
61.007
61.007
veri yok
60.716
60.716
veri yok
60.721
60.721
Veri yok

                                              

                                          


24 Şubat 2019 Pazar

Çivril'in güzellikleri


 TARİHÇESİ


Ayrıntılı incelenmemekle birlikte M.Ö. 3000 yıllarına kadar tarihi uzanmaktadır. Çivril'in çeşitli yerlerinde bu yıllara ait olduğu belirlenen “Arzava Beyliklerinin” bir çok eseri bulunmuştur. Bu tarihten sonra “Frigler, Lidyalılar, Selevki Krallığı ve Romalılar” görülür. Daha sonra Selçukluların Anadolu'ya yerleşmesiyle Çivril yöresinde Türk egemenliği oluşmuştur. Çivril de Belediye teşkilatı 1886 tarihinde kurulmuştur. Çivril 1910 yıllarında Afyon İline bağlı kaza iken 1925 yılında Denizli iline bağlı ilçe olmuştur. Tarihimizde önemli yeri olan Miryakefelon savaşı ilçemiz sınırlarında yapılmıştır. Çivril 1921 yılı Şubat ayının ilk haftası itibariyle yunanlıların işgaline uğramış olup, yunanlılar 9 gün Çivril'de kalmışlardır. Türk Alayının Çivril'e gelmesiyle yunanlılar Çivril'i boşaltmışlardır. 14 Nisan 1921'de Çivril ikinci kez yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Yunanlıların bu işgali 30 Ağustos 1922 tarihine kadar sürmüş ve bu tarihte yunanlıların Çivril'den kaçmasıyla 30 Ağustos İlçemizde hem kurtuluş günü hem de Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır.

COĞRAFİK YAPISI



1499 Km² yüzölçümlü, 840 m rakımlı İlçemiz, etrafı küçük tepelerle  çevrili Büyük Menderes Nehri'nin oluşturduğu Çivril Ovasında kurulmuştur.  Denizli-Uşak karayolu üzerinde yer alan ilçemizin, doğusunda; Sandıklı ve  Dinar; batısında Karahallı (Uşak), Bekilli, Çal ve Baklan (Denizli), kuzeyinde;  Sivaslı (Uşak) ve Sandıklı (Afyon), güneyinde; Dazkırı, Evciler (Afyon) ve  Baklan (Denizli) ilçeleri bulunmaktadır. İl merkezine 96 Km, Uşak İli'ne 57 km
mesafededir.

İlçe iklimi ılıman Akdeniz iklimi ile İç Anadolu'nun karasal iklimi arasında bir geçit teşkil eder. İklime bağlı olarak bitki örtüsü yeknesaklık göstermekte olup, yazları kurak ve nemsiz oluşu yüksek yapılı bitki örtüsünün oluşmasını  engeller.  Ova çevresindeki alçak tepe ve sırtlar step (bozkır), dağ yamaçlarında önce maki sonra karışık orman ve yükseklere çıkıldıkça iğne yapraklılar göze çarpar.

Büyük Menderes nehrinin önemli kaynakları ve üzerinde sulama amaçlı Işıklı Barajı Gölü mevcut olup Akdağ (2 450 m.) en yüksek dağımızdır. İlçemizin güneydoğusunu kaplayan Akdağ, yaylası, ormanları, barındırdığı yabani hayvanları, mağarası ve kanyonuyla bir tabiat harikası olarak karşımıza çıkıyor. Zirvesi 2 500 metre yükseklikte olan Akdağ, Orman Bakanlığının 29.06.2000 tarihinde "Tabiat Parkı" olarak tescil edilmiştir. Akdağ'da bulunan Koca yayla, Kurtini mağarası, Tokalı Kanyonu ve yabani Yılkı atları, geyikleri, yaban domuzları, kurtları ve diğer canlı türleriyle beraber görülmeye ve gezilmeye değer yerlerdir. Akdağ sporu, heyecanı, macerayı ve doğayı sevenler için bulunması güç bir ortamdır.

AKDAĞ TOKALI KANYONU




 Akdağ kanyonu bütün olarak 20 km'lik alana uzanıyor. 1 600 m rakımlı kanyon Çivril'in Gümüşsu (Homa) beldesinin 900 m rakımlı yerleşiminde sona gelmektedir. Kanyonun 1 200 metre uzunluğundaki kısmı bıçakla kesilmiş gibi, yüksekliği yer yer 200 m'yi bulan kaya kütlelerinden oluşuyor. En geniş yeri 4 metre, en dar yeri ise 1,5 metre aralıktaki bu kayaların arasından akan derenin oluşturduğu Akdağ kanyonu ancak 7-8 saatte geçilebiliyor.

IŞIKLI GÖLÜ


Büyük Menderes Nehri’ni besleyen kaynakların üzerinde, Akdağ’ın güneyinde Çivril Ovası’nda yer alır. Işıklı Gölü, eskiden doğal bir göl iken 1968 yılında baraj gölüne dönüştürülmüştür. Şimdi Çivril Ovası’nın sulanması için kullanılmaktadır. Derinliği yaklaşık 7 metre civarındadır.
Işıklı, bir tatlı su gölüdür. Işıklı Çayı ve yeraltı suları ile beslenen Işıklı Gölü’nün asıl su kaynağı, Büyük Menderes’in kaynağı ve kuzeydeki kollarından biri olan Kufi’dir. 1960’lı yıllarda Işıklı’ya yönlendirilen bu kaynak, göl suyunun yaklaşık % 60’ını karşılar. Işıklı Barajı, 40 yıldan beri çevredeki ovalarda yapılan büyük çaplı sulamalar için su depolanan bir rezervuar olarak kullanılmaktadır. Gölün batı, güney ve doğu kıyıları seddelerle çevrilmiştir.
Işıklı Gölü’nün yaklaşık 3 km batısında, Büyük Menderes Nehri üzerinde yer alan 300 hektarlık bir göl ile çevresindeki sazlık ve bataklıklardan oluşan yaklaşık 700 hektarlık Gökgöl Bataklığı da özel koruma alanı sınırları içerisine dahil edilmiştir.
Işıklı Gölü’nün geçmişte Gökgöl ile tek bir sulak alan oluşturduğu düşünülmektedir. Gökgöl’ün güneyindeki geniş alanlar kurutulmuştur. Ancak, 1996’da Orman Bakanlığı buranın ‘Yaban Hayatı Koruma Sahası’ ilan edilmesi için girişimde bulunmuştur.


NÜFUS





İl/İlçe

2013 Nüfusu

2014 Nüfusu

Yıllık Nüfus Artış Hızı 2013 (‰)

Yıllık Nüfus Artış Hızı 2014 (‰)

 

 

 

 

 

Çivril

60 615

61 007

-6,40

6,45

 

 

 

 

 

EKONOMİK DURUMU:


Ekonomisi tarıma dayalı ilçemizde nüfusun %80 tarımsal faaliyetlerde, kırsal kesimdeki nüfusun bir kısmı yurtdışında işçi olarak çalışmakta ve bir kısmı da ticaretle iştigal etmektedir. Ekonomisi 1960 yılı öncesi tahıl, üzüm, haşhaş ve az miktarda şekerpancarına dayanan İlçemiz, 1960 yılından sonra DSİ ve Toprak Su Hizmetlerinin gelmesiyle hareketli ve güçlü bir yapıya kavuşmuştur. Her türlü tarım ürünleri ve hayvancılık yanında pancar, elmacılık, bağcılık, sebzecilik ve su ürünleri önemli gelir kaynağını oluşturmaktadır. İlçede 54 270 ton kapasiteli özel teşebbüs ve Belediyelere ait 38 adet soğuk hava deposu mevcuttur. Toplam 356 522 dekar tarım alanı sulanabilmektedir. İlçemizde 4 adet Sulama Birliği hizmet vermektedir. Hayvancılığında büyük önem taşıdığı İlçemizde 2010 yılında 86 500 ton süt üretimi yapılmıştır.

İlçede 4 adet Su Ürünleri Kooperatifi, 12 adet Sulama Kooperatifi, 28 adet Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, 1 adet Mandıra, 4 adet küçük çapta un fabrikası faaliyet göstermektedir. 2 adet küçük sanayi sitesinde 286 adet dükkan mevcuttur.
İlçemizde yetişen ürünlerin değerlendirilmesine esas olmak üzere özel sektörce Penguen Konsantre Sanayi A.Ş. ve Arısu Gıda Dış Ticaret A.Ş., adı  altında 2 adet meyve konsantre fabrikası vardır.